Farkındalık; alışkanlıklara, içsel tepkilere, duygu ve düşüncelere odaklanarak, geleneksel diyet yaklaşımlarına karşı umut verici alternatif bir yaklaşım olarak ortaya çıkmıştır. Budizm düşüncesinden gelen farkındalık kavramı, “şu andaki düşünce ve eylemlerin bilinçli bir şekilde farkında olma süreci” olarak tanımlanmaktadır. Farkındalık temelli yaklaşımlar; düşünce ve duyguları değerlendirmek ve değiştirmek yerine gözlemlemeyi temel almaktadır. Farkındalık ayrıca depresyon, stres, yaşam kalitesi ve kronik ağrının yönetiminde olumsuzluğu azaltıp iyilik halini artırarak farkındalığı geliştirmeye yönelik bir yaklaşımdır. Farkındalık yaklaşımları; besin isteklerini azaltma, duygusal yemeyi engelleme, aşırı yemeyi durdurabilme, porsiyon kontrolü, anoreksiya ve bulimia gibi birçok durumda ağırlık kaybını kolaylaştırmak ve obezite ile ilişkili yeme davranışlarını yönetmek için tasarlanmıştır.
Yeme farkındalığı bireyin yemek yemeyle ilgili fiziksel ve duygusal hislerinin önyargısız olarak farkında olma durumu olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca kişinin açlık türlerini tanımasını sağlamaktadır. Duyusal (hedonik) ve duygusal açlıktan ziyade hücresel açlığa göre beslenmeyi öğretmek hedeflenmektedir. Ayrıca yeme farkındalığının daha sağlıklı vücut ağırlığında olmayı ve daha sağlıklı yeme alışkanlıklarına sahip olmayı teşvik ettiği bildirilmiştir. Bunun yanında yeme farkındalığı yeteneği, daha az dürtüsel yemek yemeyle azaltılmış enerji tüketimi ve daha sağlıklı atıştırmalık seçimleri ile ilişkilendirilmiştir. Bu ilişkilerden dolayı da yeme farkındalığının sağlıklı yemek yeme üzerinde büyük bir etkisi olduğu rapor edilmiştir. Ayrıca yeme farkındalığının ağırlık yönetiminde etkili olduğu ve şekerleme tüketimini azalttığı farklı çalışmalarda ortaya konmuştur.
Yeme farkındalığı bireye çok sayıda fayda sağlamaktadır. Bunlardan birisi beslenme davranışlarına olan pozitif etkisidir. Yeme farkındalığının daha az enerji alımıyla ilişkili olduğu bulunmuştur. Bunun yanında yeme farkındalığına sahip bireylerin şekerli içecek, cips ve çubuk kraker tüketimlerinin daha düşük olduğu rapor edilmiştir. Ayrıca yeme farkındalığının enerji yoğunluğu yüksek besin alımını azalttığını tespit etmiştir.
Yeme farkındalığı uygulamaları; ne, neden, ne kadar, nasıl olarak dört yönüyle değerlendirilebilir:
Birinci yönü, ne yediğini seçmektir. Yemek seçimleri; market alışverişi, yemek hazırlama, hazır gıda alımları ve yemek yeme sırasında yapılır. Daha az hayvansal ürün, daha fazla bitkisel ürün tüketiminin benimsenmesi için motivasyon sağlayabilir.
İkinci yönü, neden yediğini anlamaktır. Beslenme bilgi düzeyi, reklamlar, kültür, kaynakların bulunabilirliği besin seçimini etkilemektedir. Besinleri neden yediğini anlamak, besinlerin sağlık üzerindeki etkisini bilerek yemek yemekten keyif alındığında uygulanabilir.
Üçüncü yönü ne kadar yediğinin farkına varmaktır. Bu, besinlerle fizyolojik ihtiyacın karşılanmasını kapsamaktadır. Yemekteki sosyal normların ve yiyeceklerin sunulma şekillerinin, yemek yendiği zaman ve sonraki tüketim miktarını etkilediği görülmüştür. Yeme farkındalığında ise bireyin yemek sırasında tüm iç ve dış uyaranların farkında olması, yemek yerken duygularını yönetme yeteneğini geliştirir ve porsiyon miktarlarını azaltmasını sağlar.
Dördüncü yönü ise nasıl yediğini görmektir. Farkındalıkla yemek yiyen bireyler, dikkatleri dağılmadan ve acele etmeden yemek yerler. Birey; besinin tadını, görünüşünü, kokusunu, sesini ve dokusunu tamamen hissederek besini tüketir. Yeme farkındalığının dört yönünü öğrenmek, alışkanlıkları ve gereksiz besin tüketimini tetikleyen dışsal uyarılarla beslenmeyi bırakabilmek için çeşitli eğitimler geliştirilmiştir.
Gilbert ve Waltz yaptıkları çalışmada yeme farkındalığının meyve ve sebze tüketimini artırdığını ifade ederken, bir başka çalışma ise yeme farkındalığının artmasıyla beraber tıkınırcasına yeme davranışında azalma olduğunu rapor etmiştir. Levin ve arkadaşları ise yeme farkındalığının, tıkınırcasına yeme ve duygusal yeme bozukluğunda ortaya çıkan ve obeziteye yol açan yeme davranışlarıyla negatif ilişkili olduğunu tespit etmiştir. Aynı zamanda farkındalığının porsiyon kontrolü üzerinde olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir.
Son yıllarda obez birey sayısındaki hızlı ve devam eden artışın en önemli nedeni, özellikle sedanter yaşam tarzının benimsenmesi ve vücut gereksiniminden fazla yani aşırı beslenme, düzensiz beslenme ve ayaküstü beslenme (fast food) gibi beslenme alışkanlıkları gösterilmektedir.
Obezite tedavisinde uygulanan beslenme programlarının çoğunda, ağırlık kaybı odaklı kalori kısıtlaması hedeflenmektedir. Genellikle ağırlık kaybı sonrası ilk yılda, kaybedilen ağırlığın yaklaşık yarısı geri kazanılmakta ve genelde bireylerin %80’i üç ile beş yıllık sürede başlangıç ağırlığına geri dönmekte, hatta başlangıç ağırlıkların üzerine çıkılmaktadır. Bu tedavilerin başarısının uzun süre devam etmemesi, bazı kişilerde yeniden aşırı yeme davranışına ya da stresli davranışlara neden olabilmektedir. Farkındalık temelli davranış eğitimlerinin ve yeme farkındalığı müdahalelerinin ağırlık kaybı tedavilerine dahil edilmesi önerilmektedir.
Yeme farkındalığı temelli müdahalelerin şişmanlık, kilo kaybı ve psikolojik rahatsızlıkların azaltılması gibi obezite ile ilgili davranışların azaltılmasında etkili bulunmuştur. Yeme farkındalığı, beslenmeyle ilişkili duyguların ve alışkanlıkların yargılanmadan farkına varılmasını sağladığından obezite tedavisinde kalıcı çözüm sağlayabileceği düşünülmektedir. Ödüllendirme ve hazza karşı daha duyarlı bireylerin, açlık ve tokluklarını dikkate almadan, lezzetli besinleri aşırı yemeye daha eğilimli oldukları ve bu bireylerin daha çok yağ tükettikleri belirlenmiştir.
Comments